Milyonlarca kez yazılmış Kürt sorununu yazacak değilim. Gelinen noktada Kürt tarihini Kürt mücadelesini uzun uzadıya yazmaya da gerek yok. Çok iyi bildikleri fakat işlerine gelmeyen bilgileri yazmanın artık bir işe yaramadığı gelinen süreçte açıkça görülüyor. Kürtlere zulüm edenlerin iç seslerine doğru gideceğim. Dışlarının kara, içlerininse dışlarından da kara olduğunu biliyorum ama olsun yine de belki içlerinin bir köşesinde hafif beyaz bir cümle bulmak adına iç seslerini yazmaya çalışacağım. “Sen nerden biliyorsun?” demeyin. Nasıl bilmem iç içe yaşıyoruz! İçleri dışlarına taşıyor nasıl bilmem. İç seslerinin dışa vurumuyla uygulamaları arasında neredeyse hiç fark yok diyerek başlayayım söze. Şimdilik size şirin görünme dertleri yok. “Sevgili Kürt kardeşlerim” deme gereği bile duymuyorlar. Hadi onlardan biri gibi düşünelim.
“Kürtler bizim her zaman kardeşlerimiz olmuşlardır. Kürt kardeşlerimizi seviyoruz. Kürt kardeşlerimiz bizim için değerlidir.” Bunlara benzer cümleler kuracağız ama biraz sabır. “Dereye su gelene kadar kurbağanın gözü kurur” demeyin bekleyin, sabredin seçimler gelsin yine sizi seveceğiz. Tabii o güne kadar başınıza bir hal getirmezsek. Fakat size iyi bir haberim var! Şayet sizi içeri atmışsak cezaevine gelir sizi severiz, öldürdüysek mezar taşınızı severiz. Şayet helikopterden atıp öldürmediysek sizi bulur öperiz. Yani biraz daha sabredin seveceğiz sizi. Hem siz sevilmeyecek insanlar mısınız? Askerde en çok dayak attıklarımız siz, milliyetçilerin ırkçıların oyunu almak için ötekileştirdiğimiz siz, savaştan nemalanmak için katlettiğimiz siz, varlığınızı yok saydığımız, işkence odalarında inlettiklerimiz siz. Siz olmasanız biz Türk olamayız, siz olmasanız bizim Türk olduğumuza kimse inanmaz. Hatta siz bizim hırsızlığımızın yorganı, sizi bizim ekonomik krizi bile üzerine atıp yan gelip yatacağımız yegane varlıklarsınız. Size iki gün laf söylemeyelim Türklüğümüzden şüphe duyacak milyonlar var. Size işkence etmediğimiz zaman bizi alkışlamayan ırkçılarımız var. Siz bizim koltuklarımızın teminatısınız, hatta siz olmasanız kesemiz boş kalır. Sayenizde güneydoğuda milyon dolarlar kazanıyoruz, sizinle barışırsak aç kalırız. Allah korusun sizinle barışmak bayrağa vatana değil bize zarar. Geçen rüyamda sizinle barış masasına oturduğumuzu gördüm de ter kan içinde uyandım, soğuk bir su içip kendime geldim. Bir anda ne kariyerim kaldı ne siyasi hayatım ne gelirim ne havasını atacağım olmayan kahramanlığım. Bizi de anlayın bakın kime çattıysak olmadı. Hiçbir kavgamız sizinle olan kavgamız kadar gündemi doldurmuyor. Halkı oyalamak için siz bize lazımsınız. Sizin varlığını sayesinde maaş alan milyonlarca çalışan insan var, bugün “barış” diyelim milyonlarca aile aç kalır. Sizsiniz bizi yaşatan sizsiniz bizi koruyan. Başımız belaya girdiğinde ayıbımız ortaya çıktığında hemen size “teröristler” “vatanı bölecekler” diyoruz ve dikkatler size yöneliyor biz de sıyrılıyoruz işin içinden. Biz de biliyoruz siz terörist değilsiniz ama lütfen bizi de anlayın size “terörist” demezsek bizim terörist olduğumuz anlaşılacak, size “vatan hainleri” demesek bizim vatan haini olduğumuz vatanı (Katarlılardan başlayarak) satmadığımız kimse kalmadığımız anlaşılacak.”
“Sevgisini belli etmeyen evladını döven binlerce baba var bizi onlardan biri olarak görün. Bakın şunu da söyleyelim sizin içinizde de bizi anlayan bizimle birlikte bu savaştan beslenenler var. Onlarla iş birliği yapmasak size saldırmamız size zulüm etmemiz bu kadar kolay olmaz. Hep birlikte sizden besleniyoruz, siz bizim ekmek kapımızsınız. Şimdi hiçbir gerekçe göstermeden belediyelerinize kayyum atıyoruz, seçilmişlerinizin üzerine yapmadıkları suçları yükleyip içeri atıyoruz, fakat seçimlerde yine size geleceğiz. Biliyoruz içinizde bize kızanlar köpürenler, bize inanmayanlar bizden nefret edenler var ama çok şükür hepimiz Müslümanız. Sizinle iki rekât namaz kılıp alnımızı birlikte seccadeye değdirince içinizde ettiğimiz zulmü unutacak milyonlar da var. Neyse lafı fazla uzatmayayım sevgili Kürt kardeşlerim. Biz Kürtlere eziyet eden ne ilk ne son hükümetiz, bizden öncekileri de ayakta tutan Kürt düşmanlığıydı bizi de ayakta tutan Kürt düşmanlığı. Bize “barış” demeyin, bize “kardeşlik” demeyin, bizi ekmeğimizden etmeyin biz sizinle savaşmak zorundayız artık bizi anlayın. Şayet erken seçim olmazsa 2023’e kadar sizi sevmeyeceğiz Kürtler. Durup dururken sizi neden sevelim? Şu an size ihtiyacımız yok ki sizi sevelim. Şu an sizi sevmemek bize kazanç! Ne zaman sizi sevmemek kazanç olmaktan çıkıp zarar olmaya başlarsa sizi o zaman seveceğiz.”
İç seslerinin sizi şaşırttığını sanmıyorum, gözümüzün önünde yaşananları görünce, söylenenleri duyunca onların iç seslerinin yazdıklarımdan da fazla olduğunu hepiniz bilirsiniz.
Kürtlere yapılan haksızlıklar öylesine gözle görünür oldu ki görmeyenlerin gözleri değil vicdanları kör demekten kendimi alamıyorum. Fakat utanıyorum yaptıkları zulümleri Türk kimliğini kullanarak yaptıkları için. Bu utançla yaşayan daha fazla Türk olmasını umut ediyorum.