Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin, Gerger Fırat gazetesi haber müdürü Özgür Boğatekin’e verilen 1 yıl 15 günlük hapis cezasını Haziran’da onamasının ardından gazeteciye tebligat geldi. Gazeteci Boğatekin’e gönderilen çağrı kağıdında savcılığa teslim olması istendi.
Boğatekin, gazetede 2013’te çıkan haberler nedeniyle dönemin Gerger Kaymakamı Ömer Bilgin’i eleştirdiği için TCK 125’ten hapis cezası almıştı.
Aynı haberlerden dolayı gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Hacı Bağatekin hakkında da soruşturma başlatılmış, Hacı Boğatekin’in soruşturmasına bakan savcı haberlerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtip takipsizlik kararı vermişti.
Özgür Boğatekin’e gönderilen tebliğde özetle şu ifadeler yer aldı:
“Hakkınızdaki ilamın infazı için (On Gün) içerisinde Gerger Cumhuriyet Başsavcılığına veya bağlı bulunduğunuz Cumhuriyet Başsavcılığına teslim olmanız, teslim olmadığınız taktirde yakalama emri çıkaracağı ve yakalandığınızda kolluk marifetiyle Açık Ceza İnfaz Kurumuna alınacağınız hususu tebliğ ve ihtar olunur.”
Bianet’ten Hikmet Adal’ın haberine göre, dün (20 Ağustos) Denetimli Serbestlik Bürosuna giden Özgür Boğatekin’in pazartesi günü savcıyla görüşeceği, cezaevine girip girmeyeceğinin o zaman netlik kazanacağı öğrenildi.
2013’te yayınladıkları Gerger’deki yolsuzlukları anlatan 6 haberden dolayı kaymakama hakaretten ceza aldığını hatırlatan Boğatekin, “Haberlerimiz eleştiri sınırları içindeydi” yorumunu yaptı.
Haberlerinin Gerger’de devlet tarafından yapılan sosyal tesislerin nasıl atıl bırakıldığını anlattığını dile getiren Boğatekin, iddiaların doğru olduğunun Sayıştay raporlarıyla kanıtlandığını ifade etti.
Boğatekin şöyle konuştu:
“Babam Hacı Boğatekin de aynı haberlerden soruşturma geçirdi. Babam ve benim hakkımda aynı haberler nedeniyle ayrı ayrı soruşturmalar açıldı. Yani babamı ayrı savcı beni ayrı savcı sorguladı. Babama takipsizlik verildi. Bana ise dava açıldı. Yargılama sonrasında ise hapis cezası aldım. Yargıtay 6 yıl sonra Haziran 2020’de cezamı onadı.
“Bir başka değişle neredeyse 7 sene önce yazdığım haberler nedeniyle şimdi hapis yatacağım. Üstelik iddianamemi yazan savcı şu an FETÖ’den tutuklu. Yolsuzlukları anlattım hapis cezası aldım.
“Kaymakama hakaret olarak gösterilen yazılarda kesinlikle hakaret yok eleştiri var. Üstelik haberler müfettiş raporlarıyla desteklenmiş haberler. Kamunun parasının nasıl boşa harcandığını gösteren haberler. Ama Türkiye’de basın özgürlüğü olmadığı için şimdi cezaevine gireceğim.
“Yerel basın üzerindeki baskı son seneler de çok fazla arttı ve ulusal basın bize hiç sahip çıkmadı. Ama biz ölürsek sıra onlara gelecek. Bizi susturmasınlar, bizi öldürmesinler. Biz sağ kalalım ki sıra onlara gelmesin.”
ADLİ SUÇLAR ERTELENİYOR, GAZETECİ HAPSE GİRİYOR
Adıyaman’daki koronavirüs vakalarının fazlalığına dikkat çeken Boğatekin ayrıca adli suçlar için ertelemeler yapıldığını kendisinin ise hapse sokulmak istediğini söyledi.
Gazeteci Boğatekin’in cezaevine girecek olmasını eleştiren Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Temsilcisi Erol Önderoğlu ise “Hakaret suçlamasıyla gazetecilerin hükümlü olarak hapse gönderilmesinin, çağdaş demokraside yol almış toplumlarda yeri yoktur” dedi.
Önderoğlu şöyle devam etti:
“Temel özgürlükleri inkarda dosyası hayli kabarık olan ve son yıllarda otoriterliğe evrilen Türkiye gibi ülkelerde, ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ veya ‘kamu görevlisine hakaret’ iddiasıyla habercileri tutuklatmak, güç göstergesidir çünkü eleştiri ve ağır söze tolerans yoktur, sevilmez.
“Çağdaş hukuk, ‘Sövgü dahi olsa sorun tazminat hukukuyla çözülmelidir’ der. Ancak yetkililer, aynı yanlışı tekrarlayarak itirazlarımıza rağmen 2005’te Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesini yine de ‘hakaret’ fiiline ayırdılar. Yetkili makamlar, son yıllarda hakaretten hükümlü hale gelenleri, cezaevine sokmayıp denetimli serbestlik altında tahliye etme yoluna gidiyorlar.
“Belki Özgür Boğatekin de bu işlemi görecektir. Böylece ne çağdaş hukuku benimsemeye yanaşıyoruz ne de tutuklama kararımızın arkasında durabiliyoruz. Atanan ve seçilenlere yönelik eleştiri ve düşünceler nedeniyle tutuklama ve adli kontrol dahil özgürlükten mahrum bırakmanın tüm hallerine Türkiye’de son verilmelidir.”