VEYSİ POLAT
Diyarbakır’da 5 Temmuz 1991 tarihinde evinden kendini “polis” olarak tanıtan kişilerce kaçırıldıktan sonra cesedi bulunan ve “Güneydoğu’da 1990’lı yıllarda işlenen ilk faili meçhul cinayeti” olarak kayda geçen Vedat Aydın soruşturmasında bugüne dek bir arpa boyu yol alınmadı. Vedat Aydın’ın kardeşi Veysi Aydın, dava sürecini ve ağabeyinin yaşam hikayesini Gazete Davul’a anlattı.
İnsan hakları savunucusu ve siyasetçi kimliğiyle ön plana çıkan ağabeyinin doğa aşığı bir yapıya sahip olduğunu anlatan Veysi Aydın, şunları söyledi:
“Doğaya aşık biriydi. Köyde yerinde oturmaz, elinde makasla ağaçları budardı. Bazen kızardık, ağaçların tümünü kestin diye. Bahçe duvarını taş ve çamurla örmüştü. Giden gelene anlatırdı bu duvarı ben ördüm diye. Gençken köy işlerinde çok çalışkandı.
Vedat, lise yıllarından beri Türkiye’de gelişen sol, sosyalist hareketle tanıştı, daha sonra Kürt siyasal mücadelesinde aktif rol oynadı. Cuntayı yaşadı. Diyarbakır zindanında en zorlu süreçte dört yıl hapis yattı. Orada tam olgunlaştı, sonraki süreçte de çok aktif olduğu için susturulmak istendi.
Dava, zaman aşımına uğramak üzereyken tekrar başvurduk .10 yıl daha uzadı. Ama sonuç değişmiyor. Durağan bir şekilde devam ediyor.”
İNSAN HAKLARI SAVUNUCUSUYDU
Türkiye onu 1990’da Ankara’da İnsan Hakları Derneği Genel Kurulu’nda “Diyarbakır Şube Başkanı” sıfatıyla yaptığı Kürtçe konuşmayla tanıdı. Bu konuşması nedeniyle tutuklandı, tahliye edilince soluğu Diyarbakır’da aldı.
Haziran 1991’de Kürt siyasi hareketinin ilk yasal partisi Halkın Emek Partisi (HEP) Diyarbakır İl Başkanı oldu. Henüz 1 aylık il başkanı iken 5 Temmuz 1991 tarihinde gece yarısı kapısı çalındı ve kendilerini “polis” olarak tanıtan kişiler tarafından götürüldü.
Gözaltına alındığı kabul edilmedi. Aydın, iki gün sonra kent merkezine 1 kilometre uzaklıktaki Elazığ’ın Maden İlçesi yakınlarında bir köprü altında işkenceyle katledilmiş halde bulundu.
10 temmuzda yapılan cenaze töreni Diyarbakır’da 12 Eylül sonrasının en büyük kalabalığını topladı.100 bin kişinin katıldığı cenazede olaylar çıktı. Yaklaşık 20 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi yaralandı.
ESKİ JİTEM’Cİ AYGAN İTİRAF ETMİŞTİ
Cinayet soruşturması, İsveç’e yerleşen JİTEM itirafçısı Abdülkadir Aygan’ın ifadeleri üzerine yeniden açıldı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, cinayetten 20 yıl sonra aralarında Diyarbakır JİTEM eski Grup Komutanı Binbaşı Aytekin Özen’in de bulunduğu altısı itirafçı dokuz JİTEM elemanı hakkında yakalama emri çıkardı. Adı geçenlerin kendi kimlikleriyle yurtdışına girişçıkış yapıp yapmadıklarına dair Emniyet Genel Müdürlüğü Pasaport Daire Başkanlığı’na yazı gönderildi. Başsavcılık bu kişilerin ‘Tanık Koruma Kanunu’ndan faydalanıp yeni kimlik alıp almadıkları, eğer almışlarsa yeni kimlik bilgilerinin soruşturma dosyasına gönderilmesi için İçişleri Bakanlığı’na da yazı gönderilerek bilgi istedi.
Aydın’ın öldürülmesinden sonra alınan tanık ifadeleri, eşi Şükran Aydın ve çocuklarının ifadeleri ile verilen eşgal üzerine çizilen robot resimler incelemeye alındı. Robot resimlerin Ali Ozansoy, Fethi Çetin ve Aytekin Özen’e benzediği açıklansa da bu kişilere ulaşılmadı.
“KEŞFE BEN DE KATILMIŞTIM”
Yıllarca JİTEM’de çalışan ve daha sonra pişmanlık duyup yurtdışına yerleşen Abdulkadir Aygan’ın şu ifadeleri soruşturmanın seyrini değiştirmişti:
“Vedat Aydın olayında keşifte yer aldım; ama olayda yer almadım. Keşif olayını ‘Derdo’ kod adlı itirafçı Selahattin Görgülü başlattı. Cem Ersever bizi arabaya aldı, İstasyon Caddesi’ndeki evinin karşı tarafından arabayı durdurdu. Kendisi, bir kişiyi daha yanına alıp binayı dairesini, kapısını keşif ettiler. Biriki gün aradan sonra ben sabahleyin JİTEM’e işe gittiğimde baktım kimse yok. Ne Ersever var, ne de diğerleri. Biz askerdik, evimiz de oradaydı, eve gidebiliyorduk. Gittim askere dedim ki; ‘Komutan nerede, diğer arkadaşlar nerede?’
‘Yatıyorlar’ cevabını verdi. ‘Kimse bizi rahatsız etmesin’ demişler. Bir anlam veremedim. Olayı duymamışım, ne olduğunu da bilmiyorum. Tabii aradan zaman geçti. Cem Ersever kalktı. ‘Niye erkenden gelmişsin’ dedi. Komutanım normal zamanında işe geldim, dedim. ‘Ortalık zaten bozuk’ dedi. Ben de ‘niye’ diye sordum. ‘Vedat Aydın’ı vurmuşlar.’ Öyle deyince, ben şey oldum… Çünkü keşfi beraber yaptık. Beni götürmediler, yatanlara baktım; Fethi Çetin, Ali Ozansoy ve yardımcısı Binbaşı Aytekin Özen… Hepsi uyuyordu. Ayakkabılara baktım hepsi çamurlu, arabaların şeylerin baktım, o da aynı.”
Aygan’ın bu itiraflarına rağmen yargılama boyutunda bir gelişme yaşanmadı.