Malatya’da görev yaparken Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kamu görevlerinden ihraç edilen Özkan Karataş, Cengiz Uğurlu, Umut Sertaç Ökdemir, Erdoğan Canpolat ve Zülfükar Ejder Sütcü yaptıkları oturma eylemleri sonucunda defalarca gözaltına alınmış ve 61 bin lira para cezası kesilmiş ve cezaların iptali istemini de yerel mahkemeler reddetmişti. Söz konusu cezaların iptali için Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuran göstericileri haklı bulan AYM, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarının ihlal edildiğine karar verdi.
Anayasa Mahkemesi, KHK ile memuriyetten atılan öğretmenlerin Malatya’da belediye önünde trafiğe kapalı alanda bankta oturarak yaptıkları eylem nedeniyle para cezası kesilemeyeceğine oybirliğiyle karar verdi. AYM 4 eski kamu çalışanına uğradıkları manevi zarar nedeniyle 6’şar bin TL tazminat ödenmesine de hükmetti.
Gereğini yapması için Sulh Ceza hakimliğine gönderilen kararda, “Kamu otoriteleri üzerinde baskı oluşturmak ve sorunlarını kamuoyuna duyurmak amacıyla sadece bir bankta oturarak ve yaklaşık 70 gün boyunca barışçıl şekilde eylem yapmalarına demokratik bir toplumda katlanılmalıdır. Bu nedenle hakimliklerce verilen kararlarda adil bir denge kurulduğu söylenemez” denilmesi dikkat çekti.
Malatya valiliği, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 27 Ekim 2016 tarihinde yayınladığı genelge ile toplantı ve gösteri yürüyüşü, basın açıklaması, stant kurma, imza kampanyası, bildiri dağıtma, pankart asma, çadır kurma, oturma eylemi gibi eylemlerin yapılabilmesi için valilik ve kaymakamlıklardan izini alınması gerektiğini bildirdi.
Malatya’da öğretmenler Özkan Karataş, Umut Sertaç Ökdemir, Erdoğan Canpolat ile Devlet Hastanesi veri hazırlama işletmeni Cengiz Uğurlu 29 Ekim 2016 tarihinde yayımlanan 675 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarıldılar. İşten çıkartılan eski kamu çalışanları, haksızlığa uğradıklarını belirterek bu durumu protesto etmek için 5 Ocak 2017’den itibaren Malatya Belediye binası önünde yer alana trafiğe kapalı alandaki bankta Haziran 2017’ye kadar oturma eylemi yaptılar.
AYM, eylemci eski memurlar 100’denf azla kez gözaltına alındıklarını belirtmelerine karşın gazete kupürü dışında kanıt sunamadıkları için kişi hürriyetinin ihlali yönünden başvuruyu reddetti.
İlk dört eylemcinin kendilerine 104 kez idari para cezası kesilerek gözaltına alındıklarını, bankta oturarak döviz açmanın “toplantı ve gösteri yürüyüşü” olarak değerlendirilemeyeceğini, eylem sürecinde hep aynı davranışı sergilemelerine rağmen bazı günler ceza kesildiğini bazen kesilmediğini yönündeki başvurularını da inceleyen AYM, oturma eylemi nedeniyle sonradan idari para cezası verilmesinin de toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yönelik bir müdahale olduğunu bildirdi. Anayasa’nın 13. Maddesi uyarınca temel hak ve hürriyetlerin ancak yasalarla sınırlanmasının öngörüldüğünü vurgulayan AYM, toplantı ve gösteri yürüyüşleri için şu kararı aldı:
“Başvuruculara uygulanan idari para cezaları da olağanüstü hâl sürecinde öngörülen izin şartının yerine getirilmemiş olması sebebine dayandırıldığından söz konusu cezaların Anayasa’nın 34. Maddesinin 1. fıkrasında yer alan ‘toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemesinin izin şartına bağlanamayacağı’ güvencesine aykırılık teşkil ettiği açıktır.”
AYM, olağanüstü hal dönemlerinde valilik kararıyla getirilen izin şartının sadece ilgili basın açıklamasını organize edenlere veya yönetenlere ait olduğuna dair KESK ile ilgili eski kararı olduğunu anımsatarak, “basın açıklamalarının barışçıl şekilde yapıldığını, barışçıl eylemler nedeniyle kamu düzeninin bozulmadığını, … sendika üyesi de olan başvurucuya idari para cezası kesilmesinin o kişinin toplantı hakkına dolaylı bir müdahale oluşturarak caydırıcı etki doğurabileceğine karar verdiklerini” bildirdi.
Valiliğinin önceden izin alınması kararı ile kamu düzeninin bozabilecek gelişmelere karşı hazırlık yapması için getirdiğini vurgulayan AYM, ancak Malatya’daki oturma eyleminin ilki gerçekleştirildiğinde Valiliğin haberdar olduğunu ve gerekli önlemleri alabileceğini vurguladı. AYM kararında, “Barışçıl bir eylem söz konusu olduğundan idarenin somut olayın şartlarını göz önünde bulundurarak gerekli tedbirleri aldıktan sonra kamu düzeni bozulması, bozulma tehlikesi veya başkalarının haklarının korunması gerekliliği gibi zorlayıcı şartlar oluşmadığı sürece barışçıl eyleme doğrudan veya dolaylı müdahalede bulunmaması esastır” denildi.
Trafiğe kapalı alanda bankların üzerinde oturarak barışçıl şekilde yaptıkları eylemleri nedeniyle kamu düzeninin bozulduğuna ya da bozulma tehlikesi oluşturduğuna dair bir saptama bulunmadığına işaret eden Anayasa Mahkemesi, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının daraltılmasını önleyecek şekilde şu kararı aldı:
“Hakimliğin AİHM kararlarına değinerek denge kurmaya çalıştığı görülmektedir… Bununla birlikte başvurucuların eylemlerinin başlamasından birkaç ay önce KHK ile ihraç edilmelerinin başvurucular üzerindeki etkisinin de göz önüne alınması gerekir… Kamu otoriteleri üzerinde baskı oluşturmak ve sorunlarını kamuoyuna duyurmak amacıyla sadece bir bankta oturarak ve yaklaşık 70 gün boyunca barışçıl şekilde eylem yapmalarına demokratik bir toplumda katlanılmalıdır. Bu nedenle hakimliklerce verilen kararlarda adil bir denge kurulduğu söylenemez.
Kamu otoritelerinin kamu düzeninin bozulduğu ya da bozulma tehlikesinin varlığın olağanüstü hâl şartlarıyla bağlantılı ve olgulara dayalı olarak ortaya koyamadıkları sonucuna varılmıştır. Ayrıca 4 başvurucu yönünden barışçıl şekilde uzun süre devam eden eylemlerde aynı kişilere çok sayıda idari para cezasının uygulanmasının -sürecin bütününe bakıldığında- orantılı olduğundan söz edilemez.
Günlük yaşama, trafiğe veya kamu hizmetlerinin sunumuna engel oluşturmayan, güvenlik riski oluşturduğu da gösterilmeyen barışçıl eylemlere ilişkin eldeki başvurularda da bu kararlarda ulaşılan sonuçlardan ayrılmayı gerektiren bir yön bulunmamaktadır.”
AYM, KHK ile atılan 4 memura 104 kez kesilen ve toplamı 60 bin 836 TL’ye ulaşan idari para cezalarının ortadan kaldırılması gerektiğini bunda da yetkinin ilk itirazın yapıldığı Malatya Sulh Ceza Hakimliği olduğunu belirterek başvurunun kabul edildiğine dair kararını bu hakimliğe ve Adalet Bakanlığı’na gönderdi.
AYM ayrıca “eski hale getirme” kuralı çerçevesinde uğranılan zararın giderilmesinin bu dosyada yetersiz kalacağını belirterek manevi zararları karşılığında 4 eski memurun her birine 6 bin TL’nin ayrı ayrı manevi tazminat ödenmesini de kararlaştırdı.