Kadınlar artan şiddet, katliam, taciz ve tecavüzden kendilerini korumak ve yaşamlarını sürdürmek için özsavunma yaparak mücadele ediyor. Melek İpek ve Nimet Akgün’ün kendilerini katletmeye çalışan erkeklere karşı kullandıkları özsavunma ile özsavunmanın gerekliliği ve yargının özsavunmaya karşı hukuksal tutumu tartışılan gündemler arasında yerini aldı. Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı avukat Aslı Pasinli, özsavunma ve meşru müdafaa konularını değerlendirirken özsavunma yapan kadınların meşru müdafaa haklarını kullandığını vurguladı.
Meşru müdafaa, yasal savunma veya meşru savunmanın uğranılan bir saldırı karşısında kişinin kendisini veya bir başkasını koruması olduğunu söyleyen Pasinli, saldırıyı durdurmak veya saldırının etkilerini azaltmak amacıyla orantılı güç ile gerçekleştirilen karşı saldırının da meşru müdafaaya dahil olduğunu belirtti. Meşru müdafaanın Türkiye’de son zamanlarda kadın hareketi tarafından daha fazla konuşulmasının nedenine değinen Pasinli, hayatına sahip çıkan kadınlar açısından bir sahiplenmeyi gerekli kıldığı için önemli bulduğunu ifade etti.
‘Kadınlar kendini koruyor’
Meşru müdafaa hakkını kullanan kadınların öyküsünde hep bir şiddet meselesi yattığını kaydeden Pasinli, “Hayatına dönük bir kast, sistematik bir şiddet ya da bir cinsel saldırı tehdit veya tehlikesi söz konusudur. Zaten kadınlar mahkemelerde, ‘ölmemek için öldürdüm’ ifadelerini kullanıyor. Buna baktığımızda kadınların kendi hayatlarına sahip çıkmak için öldürdüğünü görüyoruz. Oysaki erkekler kıskandığı için, yemek yapmadığı için yolda istenildiği gibi yürümediği için öldürüyor. Bu farkı göz ardı etmemek gerekir” dedi.
Adalet işletilmeli
Özsavunmanın çok geniş olduğunu ve sınırlarının oluşmadığına vurgu yapan Pasinli, ucu çok açık ve zaman geçtikçe de yeni anlamlar kazanabilecek bir kelime olduğunu kaydederek, “Literatürde farklı kavramları kullanan hem örgütler var hem de medya dili var. Buna özsavunma diyen kadınlar var, kendi hayatına sahip çıkan diyen kadınlar var. Ama dediğim gibi hayatımıza sahip çıkmak adına öldürmek zorunda kalmak özsavunmanın sadece bir boyutunu oluşturuyor. Bu yüzden daha güçlü adalet mekanizmaları, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden arınmış bakış açılarıyla umarım hiçbir kadın öldürmek zorunda bırakılmaz, asıl bakmamız gereken şey bu olmalıdır” diye konuştu.
Kaynak:Jinnews