Türkiye ve dünyadaki mafyanın ‘evrimini’ anlatan T24 yazarı Tolga Şardan, “Uluslararası mafya yeni çağa eklemlenirken, Türk mafyası biraz demode kaldı” dedi.
T24 yazarı Tolga Şardan, Artı Gerçek yazarı İrfan Aktan’ın, mafyanın dünyadaki ve Türkiye’deki yapılanmasına ilişkin sorularını yanıtladı, Ayhan Bora Kaplan’ın yakalanmasının eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun hareket alanını daraltan bir soruşturma olduğunu belirtti. Türkiye’nin uluslararası mafyanın merkezine dönüştüğünü ifade eden Şardan, “Türkiye’nin gerek ekonomik şartları, gerek ikamet koşulları, kayıt dışılık, takip zorluğu vs, yabancı suç örgütlerinin burada faaliyet yürütmesini kolaylaştırdı” diye konuştu.
Tolga Şardan’ın İrfan Aktan’ın sorularına verdiği yanıtların bir kısmı şöyle:
“Ayhan Bora Kaplan operasyonunu büyük bir puzzle’ın parçası olarak değerlendirirsek, büyük tabloda ne görünüyor?
Mafya dediğimiz olgu, devlet ve toplum tarafından bırakılan boşlukların doldurulmasıdır. Kamu idaresinin, siyasi iradenin devlet yönetiminde bıraktığı boşluklar ve kimi zaman da siyasetçilerin bu tür insanlarla beraber yürüttüğü sürecin sonuçlarından bahsediyoruz. Ayhan Bora Kaplan da bence böyle bir sürecin günümüzdeki yansımasıdır. Rant alanı İstanbul ya da onun arka bahçesi olarak şimdilerde çokça gündeme gelen Bodrum, Marmaris, Muğla, Çeşme, İzmir, Antalya, Kocaeli kadar olmasa da, Ankara’daki mafyanın da devlet ve siyasette örgütlenmesi çok fazla. Her ne kadar finans İstanbul’da dönse de, devletin ve siyasetin merkezi, devlet adına nihai kararların alındığı yer Ankara olduğu için yeraltı dünyası burada son derece güçlü.
İstanbul, İzmir, Kocaeli, Antalya veya Muğla’daki mafya gruplarının, siyasetle ilişki kurmak üzere Ankara’da bir nevi “şubeleri” var mı?
Tabii ki! İstanbul’daki suç örgütlerinin, mafya gruplarının Ankara ayağı hiçbir zaman eksik kalmadı. İstanbul’un geniş bir siyasi ve finans çevresi ile devlet yapılanması var ama sonuçta orası da Ankara’nın ‘taşrasıdır’. Dolayısıyla oradaki suç gruplarının bazı işlerini yürütebilmek için Ankara’yla mutlaka bir temaslarının olması gerekiyor.
(…)
Türkiye’deki mevcut mafya ağı nasıl genişledi, iktidarın bundaki dahli neydi?
Şu anda Türkiye’de mafya evrimleşmenin son aşamasında. Türk mafyası bu aşamadan sonra ya tamamen geriye çekilecek, körelecek ya da çok daha baskın, egemen hale gelecek. Son yirmi yılda uluslararası mafya çok evrimleşti. Dikkat edin, eskisi kadar silah kaçakçılığını, tefeciliği değil, uyuşturucu kaçakçılığını, Bitcoin’i, yasadışı bahis oyunlarını, işlerini internet üzerinden yürüten organize suç örgütlerini görüyoruz. Uluslararası mafya yeni çağa eklemlenirken, Türk mafyası biraz demode kaldı. Bizde kara para kazanan yasal görünümlü iş insanlarından haraç alanlar ve uyuşturucu kaçakçılığı yapanlar hâlâ daha yaygın. Bir de tabii giderek devasa boyutlara ulaşan yasadışı göç, insan kaçakçılığı var.
GÖÇMENLER ÜZERİNDEN KURULAN MAFYA DİĞER SUÇ ALANLARININ ÖNÜNE GEÇECEK
Türkiye mafyası bu sürecin neresinde?
Türk mafyası bunun yerel payını alıyor ama göçün başlayıp bittiği yere kadarki süreçten nemalanan uluslararası mafya da var. Bunun içinde Afganistan, İran, Türkiye, Rusya, Yunanistan, Bulgaristan, yani göç güzergâhında bulunan tüm ülkelerin mafyaları var. Balkan mafyası burada çok kritik bir yerde duruyor. Göçmenler üzerine kurulan mafya önünüzdeki yirmi yılda uyuşturucu ve diğer suç alanlarının önüne geçecek bir sektör halini almış durumda. Çünkü çok fazla nakit para dönüyor bu işte. Uyuşturucunun gramı 100 dolar ama siz bir göçmenden 15 bin dolar alıyorsunuz. Üstelik de uyuşturucuya göre çok daha az riskli. Göçmeni Ege’de bota bindiriyor, karşı tarafa ulaşırsa ne âlâ, ulaşamaz ve batarsa veya yakalanırsa sadece alacağın parayı alamamış oluyorsun! Tabii peşin almadıysan.
Hatta İran sınırındaki bir şehirde, sınıra ulaşıp da soğuktan veya başka bir nedenden dolayı hayatını kaybetmiş göçmenlerin cenazelerini ailelerine satmak üzere saklayan çetelerin olduğu bile söyleniyor…
Mutlaka vardır. Göçmenlerin gelişini, geçişini organize edenlerden tutun da seyahatlerini ayarlayanlara, ikamet ve barınma durumlarını halledenlere kadar çok geniş bir sektörden, suç organizasyonundan söz ediyoruz. Dünyada 7,5 milyar insan var ve ekonomik koşullardan, iklim krizinden, savaşlardan vs, kaynaklı göçler artarak devam ediyor. Milyonlarca insan sürekli hareket halinde ve daha iyi yaşam koşullarına kavuşmak için yasadışı yollardan göç ediyor. Uluslararası mafya işte bu insanlık durumundan da nemalanıyor. Türkiye’deki mafyanın ise hâlâ uluslararası mafyaya göre tam evrimleşmediğini, bir tür geçiş dönemi yaşadığını söyleyebiliriz.
MAFYA SIRP, YAŞAM ALANI İSTANBUL, MALZEME KOKAİN VE GÜNEY AMERİKA’DAN HOLLANDA’YA ORADAN BALKANLARA GETİRİYOR
Nasıl yani?
Bugün konuştuğumuz belli-başlı mafya babalarına bakın! Hâlâ 1990’ların mafya grupları, eski yöntemlerle varlıklarını sürdürüyor. Adam kaçırıyor, adam kurşunlatıyor, mekânlara çöküyor, ihale yolsuzlukları yapanlardan haraç topluyor, marina, otel işletiyor vs. Ama bakıyorsunuz Çinli bir suç örgütü gelip İstanbul’da uluslararası bağlantıları olan dolandırıcılık şebekesi kuruyor. Bizdeki eski kuşak mafya bunu yapamadığı gibi, yeni kuşakta da bu işleri anlayan çok adam yok. Rus mafyası geliyor Antalya’da gayrimenkul organizasyonu yapıyor; internet üzerinden parayı getirip götürüyor… Yani bizim mafya çağdışıyken, uluslararası mafya tabiri caizse daha vizyoner! Mesela Sırp mafyası; biliyorsunuz İstanbul’da ortaya çıkarıldı… Mafya Sırp kökenli, yaşam alanı İstanbul, malzeme kokain ve Güney Amerika’dan Hollanda’ya, oradan Balkanlara getiriyor! Organizasyona bakar mısınız!”