Rasim Ozan Kütahyalı, “Bir karakter yarattık, Ertuğrul Özkök’ün üzerine oynadık; amaç hapis değildi, bir korku uyandırmaydı, o bendim” itirafının ardından Cüneyt Özdemir’in dönemin Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, Karar gazetesi yazarı Mustafa Karaalioğlu’na yönelik, “Biz gazetecileri manşetten hedef gösterdiği operasyonları anlatmalı” çağrısına yanıt verdi.
Kütayhalı, TV100 yayınındaki Ertuğrul Özkök’ün “Bizi hapse attırmaya uğraştınız mı?” sorusuna Rasim Ozan Kütahyalı “Star Gazetesi’nde biz Kudret Köseoğlu diye bir karakter yarattık, o bendim. Orada temel gayemiz senin üzerine oynadık başta, Zafer Mutlu’da vardı. İhtilalci bir çabaydı o esas amaç hapis değildi, bir korku uyandırmaydı” yanıtını verdi.
Özdemir, Kütahyalı’nın itirafına ilişkin olarak, “Dün Rasim Ozan Kütahyalı’nın Star gazetesinde gazetecileri korkutmak için mahlasla yazı yazdırıldığı itirafı çok önemli. Gazetenin o dönemdeki Genel Yayın Müdürü Mustafa Karaalioğlu biz gazetecileri (ailelerimizle) manşetten hedef gösterdiği operasyonlarını da anlatmalı… Bugün Ak Parti’den ayrılan politikacılardan beklenen ‘geçmiş ile hesaplaşma’ isteğini aynı dönem FETÖ ile işbirliği yapıp operasyonel olarak kendini kullandırtan bu insanlardan da istemeliyiz. Muhalefete geçmeden önce hele bir anlat Mustafa Karaalioğlu nasıl kullanıldın?” paylaşımını yaptı.
‘BEN GAZETECİ DEĞİLİM’
Kütahyalı şu ifadeleri kullandı:
“Cüneyt, Kudret Köseoğlu karakterini ben yarattım. Tüm mesuliyet benim. Kimse benden bir şey istemedi. Hedefim Özkök’tü. Mustafa Karaalioğlu’nun ya da şimdiki Karar gazetesi çevresinin bunda bir sorumluluğu yok. Şu an kolay hedef diye “muhalifler”in Karar’a yüklenmesi adaletli değil.
Star gazetesinin senin eşin Zeynep İnanoğlu ile ilgili çirkin ve haksız bir manşetini ben de hatırlıyorum. Elbette bu haksızlıklar karşısında özür dilenmeli. Ama Kudret Köseoğlu olayından ötürü Mustafa Karaalioğlu ve arkadaşlarının suçlanması haksız ve adaletsiz. Sorumlu benim…
AK Parti’den ayrılan gazeteciler ve siyasetçilerin özeleştiri yapması gerektiği kesin. Zaten ciddi özeleştiri vermedikleri için Deva ve Gelecek yüzde 2’yi geçemiyor ama şu an devletin emrinde olan “Atatürkçü muhalif”lerin Deva, Gelecek, Karar’a saldırması da bana komik geliyor.
Ben 2008’de “eski rejim”i tüm totaliter sembolleriyle beraber devirmeyi kafasına koymuş gözükara bir ihtilalciydim. Bunun en iyi şahidi Sinan Çetin’dir. Çok iyi para kazandığım Plato’dan ayrılıp sıfır maaş ile çalıştığım Taraf gazetesinde yazarlığa başladım. Ben gazeteci değilim.
İhtilalci bir yazar ve ‘spin doctor’ televizyoncu olarak yeteneklerimin farkındaydım. Darbeciliği kurumlaştırmış generallere kök söktürdüm. Eski rejimin medya aktörlerine de öyle. Serttim ve küstahtım. O sembolleri devirmeliydim. Çok gençtim. 1995 doğumlu bir gencin yaşındaydım..
2011’de bu ülkenin dindarları, Kürtleri, liberalleri ve özgürlükçü-solcuları büyük bir sevinç içindeydi. Eski rejimi devirmiştik. Batı medeniyeti de bizleri tebrik ediyordu. Ama Atatürkçüler, milliyetçiler, Kemalist-solcular büyük bir hüzün yaşıyordu. Onlar eski rejime bağlıydı.
Bu ihtilalin mutluluğunu 2 sene bile yaşayamadık. Gülenizm, eski rejimdeki Ergenekon’un yerine geçmek için sinsi işler yapıyordu. “Yeşil Ergenekon” olmak istediler. Bu vesayetçi çabalarından vazgeçmeleri için onları yüzlerce kez uyardık. 1 yıl 10 ay boyu bir soğuk savaş yaşandı…
Gülenizm, eski rejimdeki TSK’dan beter bir vesayet haline gelmeye başlamıştı. Hakan Fidan’ı tutuklamaya kalktılar. Liberallerin, özgürlükçü-solcuların büyük çoğunluğunu da kandırdılar. Fakat Kürtler, Gülen’e asla boyun eğmedi. FETÖ, o yüzden barış ve çözüm sürecine hep saldırdı..
Fetullah Gülen, halkın büyük çoğunluğuna ihanet etti. O 2011 koalisyonunu parçaladı. Çözüm süreci&Kürt düşmanlığıyla kendine yeni müttefikler de buldu. 2013-14’te Dindarlar-Kürtler ittifakı ise hala ayaktaydı. Artık Gülen ile savaş zamanıydı. İhtilalin ikinci aşaması başlıyordu.” (T24)