Van’ın Çatak ilçesi ile Şırnak’a bağlı Beytüşşebap arasında 11 Eylül 2020 günü çıkan çatışmaların ardından gözaltına alındıktan sonra helikopterden atıldıkları ortaya çıkan köylüler Servet Turgut ve Osman Şiban’la ilgili Demokrasi İçin Birlik (DİB) Koordinasyonu bir rapor hazırladı.
Servet Turgut ve Osman Şiban’ın yakınları ve olayın görgü tanıklarıyla görüşülerek hazırlanan raporda, “Yargının suçluları cezasızlıkla ödüllendirmesi benzer olayların önünü açacaktır. Servet Turgut’un ölümüne neden olan helikopterden ‘düşme’ olayı aydınlatılmalı ve suçluları himaye edenler rütbe ve makamları ne olursa olsun yargı önüne çıkarılmalıdır.” denildi.
Raporda, Valilik açıklamasında Servet Turgut’un hastaneye kaldırılmasına, “kayalık alanda düşme” şeklinde bir açıklama getirildiği belirtilirken, Osman Şiban’ın neden hastaneye getirildiğine ve 9 gün boyunca hangi nedenle tedavi edildiğine dair bir açıklamanın yer almadığına dikkat çekildi.
Kolluk güçlerinin Çatak kırsalında bulunan, Andiçen Mahallesi Sürik mezrasına, yanlarında Servet Turgut ile gelerek köyden Osman Şiban’ı da aldıkları ve o sırada mezrada 6 ailenin bulunduğu belirtildi.
Rapor kapsamında görüşülen Osman Şiban’ın kardeşi Cengiz Şiban, bölgede bir operasyon olduğunu ve silah seslerinin duyulduğunu; o yüzden Servet Turgut dışında kimsenin o gün yaylaya çıkmadığını, sabah saatlerinde askerlerin helikopterle köy meydanına indiğini ve “Öfkeliyiz. Acımız var, acısını sizden çıkartacağız” diyerek herkese diz çöktürdüklerini ve birkaç kişiyi tokatlayarak ölümle tehdit ettiklerini söyledi.
Şiban akşam saatlerinde askerlerin köye yanlarında Servet Turgut varken yeniden gelerek Osman Şiban’ı da aldıklarını, köydeki tepeye götürürken her ikisini de sürüklediklerini ve yaka paça helikoptere attıklarını aktardı.
Servet Turgut’un kardeşi Naif Turgut da, “Abimin tarlası çatışma bölgesine 1-2 km uzaklıkta. Askerler abim tarlada saman basarken yanına geliyor ve ‘Sen bunlara yardım ve yataklık mı yapıyorsun?’ diye soruyor. Abim geçim derdinde insanlar olduklarını söylemiş. Biraz kekemedir abim. Köye getirdiler ve Osman’ı da aldılar” şeklinde konuştu.
Servet Turgut’un eşi de, “Onu 20 sene hapse atsalardı, gider ziyaret ederdik. Silahla üzerine ateş etseler, öldü diye üzülürdük. Ama vücudunun bütün kemiklerini kırmak.. Bunu bir insana neden yaparlar; bunu yapanlar nasıl insanlardır?” diyerek tepki gösterdi.
Ailenin 14 Eylül 2020’de yakınlardaki karakollara Turgut ve Şiban’ın yerini sorduklarını, rütbeli bir askerin yaralıların Van Bölge Araştırma Hastanesi’nde oldukları bilgisini verdiği belirtilirken, “Fakat Valilik açıklamasında söylendiği üzere ilk olarak özel Lokman Hekim Hastanesi’ne götürülmüşlerdir. Özel Lokman Hekim Hastanesi’ne girişleri yapılırken, Epikriz tutanağına, getirenlerin verdiği bilgi üzerine Osman Şiban için, ‘Helikopterden düşme sonrası yaralanma’, Servet Turgut içinse ‘yüksekten düşme sonrası yaralanma’ açıklamaları yazılmıştır” denildi.
Osman Şiban’ın boyun, el, elmacık kemiği ve kaburga kırıkları, ezik ve iç kanama teşhisi ile tedavi altına alındığı vurgulanan raporda, “20 Eylül 2020’de taburcu edilmiştir. Savcılığın, her iki ailenin de avukatı olan Av. Baran Bilici’nin de hazır bulunduğu bir ortamda ifade alma girişimi, Osman Şiban’ın, zaman ve mekân algısının olmaması, ağır hafıza kaybı yaşaması nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Kendisi şu anda ailesi tarafından götürüldüğü Mersin’deki evindedir. Servet Turgut ise kafatasında, kaburgalarında, parmak, el ve kollarında, bacak ve ayaklarında kırıklar ve iç kanamalarla hastaneye kaldırılmış, 21 gün yoğun bakımda ve bilinci kapalı kaldıktan sonra hayatını kaybetmiştir” ifadeleri kullanıldı.
Raporda, “Her iki mağdurun da helikoptere bindirilmeden önce kaba dayak ve helikopterin içinde çok ağır işkenceye maruz kaldığı ve iniş esnasında helikopterden aşağı atıldıkları ve iniş sonrasında da kötü muamelenin devam ettiği anlaşılmaktadır. Servet Turgut’un 30 Eylül günü yaşamını kaybetmesinden 9 gün sonra ailesi ile görüştüğümüzde, ‘ölüm belgesi’ almak için günlerdir uğraştıklarını fakat savcılığın sözlü talimatı nedeniyle bu belgeyi alamadıkları için, bürokraside ve bankalardaki işlemleri yapamadıklarını ifade etmişlerdir” denildi.
Olayla ilgili açılan soruştumada köylülerin ifadesinin alınmadığı vurgulanan raporda, “Başsavcılık soruşturma açmış olmakla birlikte Servet Turgut bilinci açılmadan hayatını kaybettiği ve Osman Şiban hafıza kaybı yaşadığı için mağdur tanıklıkları şu ana kadar söz konusu olamadı. Köylülerin tanıklığına başvurulmadı. Buna rağmen dosya hakkında gizlilik kararı verildi. Dolayısıyla avukatların da soruşturmanın seyri hakkında bilgi sahibi olması engellenmiş bulunuyor. Konuyu haber yapan gazeteciler ise, bu haberi yayınlayarak ‘devlet aleyhine propaganda’ yaptıkları iddiasıyla gözaltına alındılar ve tutuklandılar” ifadeleri kullanıldı.