Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Keyfi Tutukluluk Çalışma Grubu, müebbet alan askeri öğrencilerin derhal bırakılması yönünde karar verdi.
Çalışma grubu, uzun gözaltı süreci, etkin hukuk yardımdan yararlanamama, suçlamaların bildirilmemesi ve benzeri insan hakları ihlalleri sebebiyle haksız tutuklama olduğuna karar verdi.
Kararın gerekçesinde, başvurucunun hızlı bir şekilde hakim önüne çıkarılmadığı, bunun da sözleşmenin 9/3 maddesiyle bağdaşmadığı belirtildi.
Tarafsız yargıç ilkesinin ve yargılama esnasında çıkarılan haberlerle masumiyet karnesinin ihlal edildiği, tüm sanıklara kişiselleştirme yapılmadan aynı cezanın verildiği gerekçesiyle adil yargılama yapılmadığına dikkat çekildi.
Kişilerin yeterli avukat yardımı bakımından pek çok kısıtlamaya maruz kaldıkları, avukat seçme hakkı tanınmadığı kaydedildi. Duruşma esnasında eklenen belgeleri inceleme imkanı olmadığı vurgulandı.
Başvurucunun, sorgu sırasında baskıya maruz kaldığı ve doğru olmadığını belirttiği ifade tutanağını imzalamaya zorlandığı belirtildi. Hükümetin bu iddialara yanıt vermediğine işaret edildi.
Toplu yargılama yapılması nedeniyle başvurucunun makul şüphenin ötesine geçen cezai sorumluluğunun ne olduğu bireysel olarak incelenmediği, başvurucu ve tüm sanıklar bireyselleştirme yapılmadan müebbet hapis cezasına çarptırıldığı kaydedildi.
Soruşturmanı başından itibaren, başvurucunun ve diğer askeri öğrencilerin kolluk, savcılar ve basın tarafından ‘vatan haini’ ve ‘terörist’ olarak yaftalamasının masumiyet karinesine aykırı olduğu belirtildi.
ADİL YARGILAMA HAKKI İHLAL EDİLDİ
Sonuç olarak, belirtilen adil yargılama hakkı ihlallerinin başvurucunun tutulmasına keyfi bir nitelik kazandıracak ağırlıkta olduğu kaydedildi.
Darbe dosyalarında genç erlere beraat verilmesine karşı askeri öğrencilerin yaşlarının daha ufak olması, öğrenci olmaları düşünüldüğün ayrımcılık yapıldığına işaret edildi. Başvurucu “öğrenci olmasından dolayı cezalandırılmıştır ve ayrımcılık yapılmıştır” denildi.
Kararda, öğrencilerin derhal bırakılması, zararlarının tazmini, sebebiyet veren memurlara karşı gerekli işlemlerin yapılması istendi. Raporda, Türkiye’deki yargının durumu ile ilgili endişelerin ciddileştiği vurgulandı.