Antalya Altın Portakal’da ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü alan Nihal Yalçın’ın konuşması sırasında takındığı tavırla tepki toplayan Tamer Karadağlı, “Ülkemi yurt dışında temsil etmek bana her zaman gurur vermiştir. Ben ülkemi, bayrağımı, bu toprakları, askerimizi, polisimizi çok seven biriyim. Ben her ne kadar yurt dışında büyümüş olsam da yaşım ilerledikçe milliyetçi bir insan oldum. Yurt dışına sıklıkla gitmek insanın daha milliyetçi bir ruha bürünmesine de sebep oluyor. Bunu bizzat kendimde gördüm” ifadelerini kullandı.
Sabah gazetesinden Tuba Kalçık’a konuşan Karadağlı’nın açıklamaları şöyle:
“Yurt dışında filmler çektim ama yurt dışında kalıp orada kariyer yapmayı hiç düşünmedim açıkçası. Ben parayı da, şöhreti de, halkın sevgisini de bu ülkede kazandım. Ben bu toprakların çocuğuyum. Her ne kadar kovboy çizmesi giysem de, TIR sürüyor olsam da, ben Türk’üm ve Türk olmaktan da gurur duyuyorum. Bu ülkenin değerlerini, kültürünü aldım. Beni ben yapan her şeyi Türkiye’den aldım. Her ne kadar zaman zaman eleştirsek de benim bir tane vatanım var. Burada kazandığım parayı gidip yurt dışında mı harcayacağım? Olmaz böyle bir şey. Ünü de, sevgiyi de bu ülkede kazandım. Sivas’ta da, Erzurum’da da insanlar bana sevgi dolu gözlerle bakıyor. Bu mutluluğun parasal karşılığı yok. Bunu yurt dışında yaşayamam. Eğer oyunculuk açısından bir şeyler yapacaksam Türkiye’de yaparım. Ülkeme bu açıdan büyük bir sevgiyle bağlıyım.
‘KADINLAR BAŞ TACI DİYORUZ AMA…’
Kadına şiddette ‘şiddetle’ karşı çıkıyorum. Bu bizim kanayan yaramız. Ünlülerin çıkıp da ‘kadına şiddete karşıyım’ demesiyle de çözülmüyor bu sorun. Şiddetle mücadele etmek için çok daha büyük adımlar atılmalı. ‘Kadınlar baş tacımız’ diyoruz ama bunu hayatımıza yansıtmamız da önemli. Sadece söylemsel düzeyde kalmamalı.
‘TARTIŞILACAK BİR YANI YOK’
Öte yandan Karadağlı, sevgilisinin kendisinden 30 yaş küçük olmasıyla ilgili yapılan yorumlara karşın da şunları kaydetti:
“Ben nasıl ki insanların özel hayatıyla ilgili yorum yapmıyorsam, başkalarının da benim özel hayatımla ilgili yorum yapma hakkı yok. 25 yaşında biriyle beraber olmanın tartışılacak bir yanı yok. Sonuçta, 25 küçük bir yaş da değil, o yaşta insanlar büyük şirketlerde yöneticilik yapıyor. Bunun sorgulanacak bir şeyi yok, kimseyi de ilgilendirmez.
‘ARTIK UMURSAMIYORUM’
Büyüyoruz, yaşımız ilerledikçe bazı şeyleri daha farklı değerlendirmeye başlıyoruz. Gençken kendimizi anlatmak için büyük çaba sarf ederken artık çok da umursamıyorum. Gazetecilerin her yazdığına cevap vermek zorunda değilim, çoğu zaman da vermiyorum zaten. Ancak çok incitici olduğu zaman açıklama yapıyorum. Karşınızdaki kişi sizi sevmiyorsa ya da önyargısı varsa ne yaparsanız yapın onun size bakışını değiştiremiyorsunuz. O yüzden de umursamıyorum eskisi gibi hakkımda çıkan haberleri de, yazılanları da.”