Akbelen Ormanı’ndaki direnişi takip etmek için İkizköy’e giden Amerikalı gazeteci Daniel McArdle, gerekçesiz bir şekilde üç gün gözaltında tutuldu, ardından sınır dışı edildi.
Muğla Milas’ta Akbelen Ormanı’nda başlayan ağaç kesimine karşı yapılan eylemleri takip etmek için İkizköy’e giden Amerikalı gazeteci Daniel McArdle, üç gün gözaltında tutulduktan sonra sınır dışı edildi.
Artı Gerçek’in haberine göre, Akbelen’e giden Amerikalı gazeteci Daniel McArdle, 6 Ağustos Pazar günü jandarma tarafından gözaltına alındı. Ardından Ula Geri Gönderme Merkezi’ne götürülen McArdle’ın üç gün boyunca avukatı dahil kimseyle iletişim kurmasına izin verilmedi. McArdle, otobüsle önce İstanbul’a götürüldü, oradan da İspanya’ya sınır dışı edildi. McArdle, tercümanına gönderdiği mesajda “Sınır dışı edildiğime dair bir kod veya damga olmadan” İspanya’ya gönderildiğini söyledi.
İkizköy Çevre Komitesi tarafından yapılan büyük buluşma çağrısı sonrası 6 Ağustos Pazar günü çok sayıda kişi Akbelen Ormanı’na gitti. Eylemi gazeteciler de takip etti. Akbelen’e giden gazetecilerden biri de Daniel McArdle’dı.
Ancak McArdle gözaltına alındı.
‘NEREYE GİTTİĞİMİ SÖYLEMEDİLER’
McArdle’ın yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Selam, üzgünüm, beni sınır dışı ettiler. Hiçbir şey yapmama izin vermediler. Avukatı aradım, elçiliği aradım, itiraz ettim, bir süre sonra konuşmama bile izin vermediler ve nereye gittiğimi söylemediler. Sonunda dün havaalanına giden otobüse bindim ve beni gönderdiler, ancak sınır dışı edildiğime dair bir kod ya da damga olmadan turist gibi… Sanırım bu iyi bir şey ama yalan söylemeye devam ettiler ve beni zorladılar. Beni İspanya’ya göndermelerini istedim ve parasını ödediler. Dün gece çok geç geldim. Böyle zor bir durumda kaldığım ve iletişim kurmama izin vermedikleri için üzgünüm.
Hepinizi uğraştırdığım ve endişelendirdiğim için üzgünüm. İlk gecenin sabahında adam bana belgeleri verdi ve geri döneceğimi söyledi, ben de bunu size telefonda söylediğini düşündüm. Sonra beni minibüslerine bindirdiler ve Muğla’daki merkeze götürüldüm. Uçağa binene kadar telefon yok. Telefon görüşmesi yok, temyiz yok, hâkim yine aynı şeyi söyleyecek deyip durdular. Çok üzgünüm, her şey için teşekkürler.”